Bu arada yukarıda ki başlıkta '' (!) '' bu ünlem işareti, bir ironi belirtisidir. Yanlış anlaşılmalar olmasın. Şimdi yazımızı okuyun...
-Bütün bir sene hayvan gibi Whooper’ları, yılbaşında kıçına pilav basılmış hindileri mideye indirip, bu vakitte kurban cinayettir diyen kardeşim; bayramın mübarek olsun.
-Moda haftalarından ve müzayedelerden indirdiği kürklerin anasını ağlatan ama kan akarak ibadet olmaz diyen teyze; bayramın mübarek olsun.
-Kürtaj gibi bir sübyan cinayetinin üzerini özgürlük ile örtüp kendini meydanlara atan bayanlar; sizin de bayramınız mübarek olsun.
-3 kuruşluk sevgilinden ayrıldıktan sonra psikolojik bunalıma girip, hayvan alıp iki gün sonra sokağa atan ama kurban; '' hayvanlara eziyettir '' diyen tiki kız; bayramın mübarek olsun.
-İslam’daki zekat, sadaka ve fitre gibi hayırlardan habersiz “Nolucak ya fukara sevindirin ayakkabı alın” diyip sokakta mendil satan yaşlı bi kadın veya çocuk görünce yolunu değiştirenler; sizin de bayramınız mübarek olsun.
-Testere, Sevgililer Günü Katliamı ve bilimum vahşi cinayet filmlerini en önden izleyip, fakire fukaraya dağılacak et için kurban vahşet, psikolojimiz bozuldu diyen cins; senin de bayramın mübarek olsun.
-Her Mart ayında kuzu bayramı yaparak, mum söndüren ama müslüman görünen Sabetayistler, bu milletin dinine karışmayın, aksi halde günü gelince canınız çok yanar. Mert olun çıkın ve deyin ki; '' Biz Müslüman değiliz, Türk'te değiliz. '' Ama bir Yahudi'den mertlik beklemek, biraz zor.
'' Şehid, ölüm acısı duymaz. '' [Hadis-i Şerif /Beyheki]
Ermeni olduğu kuvvetle muhtemel ünlü bir kadın; '' Hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor '' dedi. Niye yılbaşını hindi keserek kutlayanlara bir şey denmiyor ? Kendisi et yemiyor mu ? Yılbaşlarını hindi keserek, çam devirerek, kumar oynayarak kutlayanlara bir şey denmediğine göre, maksat, kurban ibadetine saldırmaktır.
İslâmiyet'e karşı olanlar, hiç bir zaman biz İslâmiyet'e karşıyız diye açıkça söylemiyorlar. (Biz gericiliğe karşıyız) diyorlar. Müslümana gerici diyorlar. Yani açıkça (Biz Müslümanlığa ve müslümana karşıyız) demiyorlar, (Biz gericiliğe ve gericilere karşıyız) diyorlar. Biz dinin kurban emrine karşıyız demiyorlar, (Biz hayvan keserek bayram kutlamaya, hayvan katliamına karşıyız) diyorlar. Yılbaşında milyonlarca hindi keserek yılbaşını veya Noel’i kutlamaya, kumar oynayarak, içki içip sarhoş olarak aygırlık yapmayı uygarlık olarak kabul ediyorlar. Dine hep şaşı bakıyorlar, dinî emirlerin her birine bir kulp takıyorlar.
(Kurban kesmek, atalarınızdan İbrahim’in sünnetidir.) [Hâkim]
(Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahm (akraba ziyareti) bundan müstesnadır.) [Taberani]
Her gün dünyanın her yerinde kasaplarda kesilen yüz binlerce hayvan görülmeyip, özellikle Kurban’a dil uzatılması, Allah’ın emrinin hayvan katliamı olarak gösterilmesi, art niyetin ürünüdür.
Kurbanı kesen kasabın ücreti etten verilmez. Zira o satım akdi gibidir. Bu hüküm Peygamber aleyhisselâmın, "Kim kurbanın derisini satarsa, kurban kesmemiş gibidir." hadisine dayanır.
Menfaatlenmek için kurbanı kesmezden önce yününü kesmek mekruhtur. Eğer keserse, onu tasadduk etmesi gerekir.
Kurbanlık hayvana binilmez. Yük yüklenmez. Kiraya da verilmez. Eğer kiraya verilirse aldığı ücreti tasadduk etmelidir. Hâviü’l-Fetâvâ. Zira onun sahibi o hayvanın bütün parçaları ile Allah’a yaklaşmayı borçlanmıştır. Ama kesimden sonra ki durum bunun aksinedir. Yani kesimden sonra yününü kesebilir. Çünkü maksat hâsıl olmuştur. (Müctebâ.)
Kesimden önce yünü gibi kurbanlığın sütünden de yararlanmak mekruhtur.
Âlimlerden bazıları, zengin kimse için, kurbanı kesmezden önce sütünden ve yününden yararlanmayı caiz görmüşlerdir. Zira zimmetinde vacib olduğundan kurbanlık taayyün etmemiştir. (Zeylaî.) [2]
Dipnotlar:
1-) el-Müctebâ diye bilinen eser güvenilir hadis kitaplarından biridir. İmam Nesâî’nin (ö. 303/915)
Kütüb-i Sitte’ye dahil olan eseri. Nesâî es-Sünenü’l-kübrâ adını verdiği, seksen iki kitap ve 11.770 hadisten meydana gelen eserini Remle emîrine takdim etmiş, emîr bu hacimli çalışmadaki bütün hadislerin sahih olmadığını öğrenince Nesâî’den sahih hadisleri ayrı bir kitapta toplamasını istemiş, o da es-Sünenü’l-kübrâ’da isnadını tenkit ettiği hadisleri ayıklayarak elli bir kitap, 2538 bab ve 5758 (5761) hadisten ibaret ikinci bir çalışma yapmış ve ahkâma dair hadisleri bir araya getirdiği eserine “seçilmiş hadisler” anlamında el-Müctebâ (el-Müctenâ) adını vermiştir. Ayrıca es-Sünenü’ś-śuġrâ olarak da anılan bu eserde ahkâm hadisleri dışında sadece iman konusundaki rivayetlere yer verilmiştir. es-Sünen’deki hadislerin seçiminde Buhârî ve Müslim’in metodunu dikkate alan müellif aynı konudaki hadislerin bir yerde toplanmasına ve çeşitli senedlerle zikredilmesine özen göstermiş, gerektiğinde hadisleri çeşitli konularda tekrarlamış, hadisler arasındaki rivayet farklarını belirtmeye önem vermiş, yer yer hadislerden fıkhî hükümler çıkarıp fakihlerin görüş ve fetvalarını zikretmiş, hadislerdeki rivayet kusurlarını da göstermeye çalışmıştır. Râvi tenkidindeki titizliği ve Buhârî ile Müslim’in güvenilir kabul ettiği bazı râvileri eleştirmesi sebebiyle onun hadis kabulündeki şartlarının Buhârî ve Müslim’den daha ileri derece olduğu söylenmiş, sünenlerin en az sayıda zayıf hadis ihtiva edeni olduğu için Kütüb-i Sitte sıralamasında Śaĥîĥayn’dan sonra üçüncü sırada gelmesi gerektiği ileri sürülmüştür. (TDV İslam Ansiklopesdisi, es-Sünen maddesi, Cilt:38, Syf: 147)
2-) Ebû Muhammed Fahruddîn Osmân b. Alî b. Mihcen b. Yûnus es-Sûfî el-Bâriî ez-Zeylaî (ö. 743/1343)
Hanefî fakihi.
Hayatına dair yeterli bilgi yoktur. Bazı kaynaklarda künyesi Ebû Amr diye kaydedilmektedir. Doğum yeri olan Zeyla‘, Kızıldeniz kıyısında bir liman ve özellikle Afrika’nın doğusu ile güneyinde İslâm’ın ilk yayıldığı ticaret şehirlerinden biri olup değişik yerlerden gelen hacıların yola çıkmadan önce uğradığı bir merkez ve farklı kültürlerin kaynaşma imkânı bulduğu bir kavşak noktasıdır. Bu sebeple Zeyla‘ ve civarında Şâfiî, Hanefî ve Mâlikî mezhepleri bir arada yaşamış ve gelişimlerini sürdürmüştür (Hussein Ahmed, s. 65). Bu çevrede değişik fıkıh mezheplerinin varlık sebeplerinden biri de bölge halkının başta Yemen, Hicaz ve Mısır olmak üzere İslâm dünyasının değişik yerlerine gidip öğrenim görmesidir. Hanefî mezhebinin yaygın olduğu bir muhitte yetişen Zeylaî 705 (1305) yılında gittiği Kahire’de akranları arasında ilmiyle temayüz etti. Âşûriyye’de, Devâdâriyye’de ve Karâfe’deki Türbetü’l-Mes‘ûdiyye’de ders verdi. Dönemin Hanefî kadıları onun görüşlerine ve fetvalarına önem verirdi. Hayatını Kahire’de geçirdi; öğretim ve fetva çalışmalarının yanı sıra telifle meşgul oldu. Kaynaklarda Kahire’de bulunduğu süre içerisinde fıkıh ilmini yaydığı ve insanların kendisinden çok yararlandığı ifade edilir. Öğrencileri arasında İbnü’s-Sâiğ ez-Zümürrüdî ve Abdullah b. Yûsuf ez-Zeylaî’nin adları anılır. 743 yılının Ramazan ayında (Şubat 1343) vefat eden Zeylaî, Karâfe Mezarlığı’nda ashaptan Ukbe b. Âmir’in kabrinin bulunduğu bölgede defnedildi.
-Bütün bir sene hayvan gibi Whooper’ları, yılbaşında kıçına pilav basılmış hindileri mideye indirip, bu vakitte kurban cinayettir diyen kardeşim; bayramın mübarek olsun.
-Moda haftalarından ve müzayedelerden indirdiği kürklerin anasını ağlatan ama kan akarak ibadet olmaz diyen teyze; bayramın mübarek olsun.
-Kürtaj gibi bir sübyan cinayetinin üzerini özgürlük ile örtüp kendini meydanlara atan bayanlar; sizin de bayramınız mübarek olsun.
-3 kuruşluk sevgilinden ayrıldıktan sonra psikolojik bunalıma girip, hayvan alıp iki gün sonra sokağa atan ama kurban; '' hayvanlara eziyettir '' diyen tiki kız; bayramın mübarek olsun.
-İslam’daki zekat, sadaka ve fitre gibi hayırlardan habersiz “Nolucak ya fukara sevindirin ayakkabı alın” diyip sokakta mendil satan yaşlı bi kadın veya çocuk görünce yolunu değiştirenler; sizin de bayramınız mübarek olsun.
-Testere, Sevgililer Günü Katliamı ve bilimum vahşi cinayet filmlerini en önden izleyip, fakire fukaraya dağılacak et için kurban vahşet, psikolojimiz bozuldu diyen cins; senin de bayramın mübarek olsun.
-Her Mart ayında kuzu bayramı yaparak, mum söndüren ama müslüman görünen Sabetayistler, bu milletin dinine karışmayın, aksi halde günü gelince canınız çok yanar. Mert olun çıkın ve deyin ki; '' Biz Müslüman değiliz, Türk'te değiliz. '' Ama bir Yahudi'den mertlik beklemek, biraz zor.
-Kutsal kase'den şarap içen ve ekmek yiyen ve bu şarabı (haşa) Hz.İsa'nın kanı sayan ve ekmeği de onun eti sayan, insan suretindeki gizli Hristiyanlar, işinize bakın ! Sizin pisliklerinizi çok iyi biliyoruz. Gün gelir bu ihanetlerinde hesabını sorarız.
Kurban Bayramı hakkında bazı açıklamalar
Yukarıda da bahsettiğimiz bazı art niyetli ve aslen bizden olmayanların şöyle bir bahanesi var; '' Müslümanlıkta hayvana acımak yok mu? Bıçakla kesmek acımasızlık değil mi? ''
Onlara ise şunu söylemek gerekir; '' Müslümanlık Allah’ın dinidir. Allah’ın dininde hâşâ merhamet olmazsa başka kimde, nede merhamet olur ki ? Bugün Avrupa’da büyük baş hayvanların başına tokmak vurularak, küçük baş hayvanlar da elektrik şokundan geçirilerek bayıltılıp kesiliyor. İskandinav ülkelerinde yüzlerce balina kesiliyor, televizyonlarda fok balıklarının nasıl canice sopalarla öldürüldüğüne şahit olduk ve oluyoruz. Hayvanların başına tokmak vurmak ve elektrikle şoklamak eziyet olur. Ateistler, Sabetayist ve Pakraduni kökenliler, hayvan kesimine değil kurban kesimine karşıdırlar. Kendileri et yemiyor mu ? Hayvanları öldürüp kürklerini giymiyorlar mı ? Müslümanlığa olan düşmanlıklarını hayvana acıma perdesi altında yürütüyorlar. ''
Onlara ise şunu söylemek gerekir; '' Müslümanlık Allah’ın dinidir. Allah’ın dininde hâşâ merhamet olmazsa başka kimde, nede merhamet olur ki ? Bugün Avrupa’da büyük baş hayvanların başına tokmak vurularak, küçük baş hayvanlar da elektrik şokundan geçirilerek bayıltılıp kesiliyor. İskandinav ülkelerinde yüzlerce balina kesiliyor, televizyonlarda fok balıklarının nasıl canice sopalarla öldürüldüğüne şahit olduk ve oluyoruz. Hayvanların başına tokmak vurmak ve elektrikle şoklamak eziyet olur. Ateistler, Sabetayist ve Pakraduni kökenliler, hayvan kesimine değil kurban kesimine karşıdırlar. Kendileri et yemiyor mu ? Hayvanları öldürüp kürklerini giymiyorlar mı ? Müslümanlığa olan düşmanlıklarını hayvana acıma perdesi altında yürütüyorlar. ''
Hayvanların bıçakla kesilmesini emreden Allah’tır. Allahü teâlâ hayvanlara eziyet edilmesini hiç ister mi ? Hayvanlara acınmasını bildiren Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
'' Yerdeki mahluklara acımayana, gökteki melekler acımaz. '' [Hadis-i Şerif / Taberani]
Ayrıca, eğer kesmek, hayvana eziyet olsaydı, dinimiz hayvanların kesilmesini emretmezdi. Dinimiz savaşta şehidin ölüm acısı çekmediğini bildiriyor. Bir kolu kesildiği halde farkında olmadan savaşan insanların bulunduğunu kitaplarda okuyoruz. Bunlar acı duymadığı gibi kurbana da Allahü teâlâ acı hissettirmez. Allah’ın kudretinden kim şüphe edebilir ? Hazret-i Yunus’un kırk gün balığın karnında ölmeden kalması, Eshab-ı kehfin üç yüz sene uyumaları Allahü teâlânın kudretiyle olmuştur. Şehide de Allahü teâlâ ölüm acısını hissettirmiyor. Hadis-i şerifde buyuruldu ki:
Ayrıca, eğer kesmek, hayvana eziyet olsaydı, dinimiz hayvanların kesilmesini emretmezdi. Dinimiz savaşta şehidin ölüm acısı çekmediğini bildiriyor. Bir kolu kesildiği halde farkında olmadan savaşan insanların bulunduğunu kitaplarda okuyoruz. Bunlar acı duymadığı gibi kurbana da Allahü teâlâ acı hissettirmez. Allah’ın kudretinden kim şüphe edebilir ? Hazret-i Yunus’un kırk gün balığın karnında ölmeden kalması, Eshab-ı kehfin üç yüz sene uyumaları Allahü teâlânın kudretiyle olmuştur. Şehide de Allahü teâlâ ölüm acısını hissettirmiyor. Hadis-i şerifde buyuruldu ki:
'' Şehid, ölüm acısı duymaz. '' [Hadis-i Şerif /Beyheki]
Ermeni olduğu kuvvetle muhtemel ünlü bir kadın; '' Hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor '' dedi. Niye yılbaşını hindi keserek kutlayanlara bir şey denmiyor ? Kendisi et yemiyor mu ? Yılbaşlarını hindi keserek, çam devirerek, kumar oynayarak kutlayanlara bir şey denmediğine göre, maksat, kurban ibadetine saldırmaktır.
İslâmiyet'e karşı olanlar, hiç bir zaman biz İslâmiyet'e karşıyız diye açıkça söylemiyorlar. (Biz gericiliğe karşıyız) diyorlar. Müslümana gerici diyorlar. Yani açıkça (Biz Müslümanlığa ve müslümana karşıyız) demiyorlar, (Biz gericiliğe ve gericilere karşıyız) diyorlar. Biz dinin kurban emrine karşıyız demiyorlar, (Biz hayvan keserek bayram kutlamaya, hayvan katliamına karşıyız) diyorlar. Yılbaşında milyonlarca hindi keserek yılbaşını veya Noel’i kutlamaya, kumar oynayarak, içki içip sarhoş olarak aygırlık yapmayı uygarlık olarak kabul ediyorlar. Dine hep şaşı bakıyorlar, dinî emirlerin her birine bir kulp takıyorlar.
Ayrıca Zekeriya Beyaz gibi ilahiyat fakültelerinden çıkan bazı profesör ve doçent gibileri kurban yerine; '' fakirlere ve çocuklara ayakkabı dağıtarakta kurban ibadetini yapmış olursunuz veya horozdan kurban olur '' gibi saçma ve islam dışı sözler söylemeye ve fetvalar da vermeye kalkmışlardır. Böyle bir şey dinimizde yoktur. İslam’daki zekat, sadaka ve fitre gibi hayırlardan habersiz olan ve bunları vermeyenler, Kurban Bayramında pek bir yardımsever oluyorlar.
Kurban ibadetinin nasıl ve ne şekilde olacağı, hangi hayvanların Kurban edilebileceği ve edilemeyeceği ayet ve hadislerde açıkça belirtilmiştir. İşte bazı deliller;
(Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. [Bir mazeretle] alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban yerine ulaşıncaya kadar, başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizde hasta olan veya başından rahatsız bulunan varsa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde olursanız, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye, kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasında üç gün ve döndüğünüzde yedi gün ki, o tam on gündür, oruç tutmak gerekir.) [Bekara Suresi 196. Ayet]
(Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği dört ayaklı [kurbanlık] hayvanlar üzerine, belirli günlerde [kurban bayramında] Allah’ın adını ansınlar. Bu kurbanlıklardan kendiniz de yiyin, yoksullara da verin.) [Hac Suresi 28. Ayet]
(Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine, Onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.) [Hac Suresi 34. Ayet]
(Kurbanlık deve ve sığırları, Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şükredesiniz diye, onları böylece sizin buyruğunuza verdik.) [Hac Suresi 36. Ayet]
(Allah, hürmetli ev olan Kâbe’yi, hürmetli ayı, kurbanı, boynu tasmalı kurbanlıkları insanların faydası için ortaya koydu.) [Maide Suresi 97. Ayet]
(O kâfirler, Mescid-i haramı ziyarete ve kurbanların yerlerine ulaşmasına mani oldular.) [Fetih Suresi 25.Ayet]
(Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!) [Kevser Suresi 2.Ayet]
Kurban kesmek hâşâ katliam olsaydı, Allahü teâlâ kurbanın meşru olduğunu bildirir miydi? Peygamber efendimiz vefat edene kadar kurban kesmiştir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
Kurban ibadetinin nasıl ve ne şekilde olacağı, hangi hayvanların Kurban edilebileceği ve edilemeyeceği ayet ve hadislerde açıkça belirtilmiştir. İşte bazı deliller;
(Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. [Bir mazeretle] alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban yerine ulaşıncaya kadar, başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizde hasta olan veya başından rahatsız bulunan varsa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde olursanız, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye, kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasında üç gün ve döndüğünüzde yedi gün ki, o tam on gündür, oruç tutmak gerekir.) [Bekara Suresi 196. Ayet]
(Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği dört ayaklı [kurbanlık] hayvanlar üzerine, belirli günlerde [kurban bayramında] Allah’ın adını ansınlar. Bu kurbanlıklardan kendiniz de yiyin, yoksullara da verin.) [Hac Suresi 28. Ayet]
(Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine, Onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.) [Hac Suresi 34. Ayet]
(Kurbanlık deve ve sığırları, Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şükredesiniz diye, onları böylece sizin buyruğunuza verdik.) [Hac Suresi 36. Ayet]
(Allah, hürmetli ev olan Kâbe’yi, hürmetli ayı, kurbanı, boynu tasmalı kurbanlıkları insanların faydası için ortaya koydu.) [Maide Suresi 97. Ayet]
(O kâfirler, Mescid-i haramı ziyarete ve kurbanların yerlerine ulaşmasına mani oldular.) [Fetih Suresi 25.Ayet]
(Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!) [Kevser Suresi 2.Ayet]
Kurban kesmek hâşâ katliam olsaydı, Allahü teâlâ kurbanın meşru olduğunu bildirir miydi? Peygamber efendimiz vefat edene kadar kurban kesmiştir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kurban kesmek, atalarınızdan İbrahim’in sünnetidir.) [Hâkim]
(Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahm (akraba ziyareti) bundan müstesnadır.) [Taberani]
Her gün dünyanın her yerinde kasaplarda kesilen yüz binlerce hayvan görülmeyip, özellikle Kurban’a dil uzatılması, Allah’ın emrinin hayvan katliamı olarak gösterilmesi, art niyetin ürünüdür.
Kurbanlık hayvanın derisi satılamaz.
Kim kurbanın derisini satarsa, kurban kesmemiş gibidir. Ebû Yûsuf’tan kurbanın etinin veya derisinin satışının bâtıl olduğu rivayet edilmiştir. Çünkü kurban vakıf gibidir. (Müctebâ.)[1]Kurbanı kesen kasabın ücreti etten verilmez. Zira o satım akdi gibidir. Bu hüküm Peygamber aleyhisselâmın, "Kim kurbanın derisini satarsa, kurban kesmemiş gibidir." hadisine dayanır.
Menfaatlenmek için kurbanı kesmezden önce yününü kesmek mekruhtur. Eğer keserse, onu tasadduk etmesi gerekir.
Kurbanlık hayvana binilmez. Yük yüklenmez. Kiraya da verilmez. Eğer kiraya verilirse aldığı ücreti tasadduk etmelidir. Hâviü’l-Fetâvâ. Zira onun sahibi o hayvanın bütün parçaları ile Allah’a yaklaşmayı borçlanmıştır. Ama kesimden sonra ki durum bunun aksinedir. Yani kesimden sonra yününü kesebilir. Çünkü maksat hâsıl olmuştur. (Müctebâ.)
Kesimden önce yünü gibi kurbanlığın sütünden de yararlanmak mekruhtur.
Âlimlerden bazıları, zengin kimse için, kurbanı kesmezden önce sütünden ve yününden yararlanmayı caiz görmüşlerdir. Zira zimmetinde vacib olduğundan kurbanlık taayyün etmemiştir. (Zeylaî.) [2]
Dipnotlar:
1-) el-Müctebâ diye bilinen eser güvenilir hadis kitaplarından biridir. İmam Nesâî’nin (ö. 303/915)
Kütüb-i Sitte’ye dahil olan eseri. Nesâî es-Sünenü’l-kübrâ adını verdiği, seksen iki kitap ve 11.770 hadisten meydana gelen eserini Remle emîrine takdim etmiş, emîr bu hacimli çalışmadaki bütün hadislerin sahih olmadığını öğrenince Nesâî’den sahih hadisleri ayrı bir kitapta toplamasını istemiş, o da es-Sünenü’l-kübrâ’da isnadını tenkit ettiği hadisleri ayıklayarak elli bir kitap, 2538 bab ve 5758 (5761) hadisten ibaret ikinci bir çalışma yapmış ve ahkâma dair hadisleri bir araya getirdiği eserine “seçilmiş hadisler” anlamında el-Müctebâ (el-Müctenâ) adını vermiştir. Ayrıca es-Sünenü’ś-śuġrâ olarak da anılan bu eserde ahkâm hadisleri dışında sadece iman konusundaki rivayetlere yer verilmiştir. es-Sünen’deki hadislerin seçiminde Buhârî ve Müslim’in metodunu dikkate alan müellif aynı konudaki hadislerin bir yerde toplanmasına ve çeşitli senedlerle zikredilmesine özen göstermiş, gerektiğinde hadisleri çeşitli konularda tekrarlamış, hadisler arasındaki rivayet farklarını belirtmeye önem vermiş, yer yer hadislerden fıkhî hükümler çıkarıp fakihlerin görüş ve fetvalarını zikretmiş, hadislerdeki rivayet kusurlarını da göstermeye çalışmıştır. Râvi tenkidindeki titizliği ve Buhârî ile Müslim’in güvenilir kabul ettiği bazı râvileri eleştirmesi sebebiyle onun hadis kabulündeki şartlarının Buhârî ve Müslim’den daha ileri derece olduğu söylenmiş, sünenlerin en az sayıda zayıf hadis ihtiva edeni olduğu için Kütüb-i Sitte sıralamasında Śaĥîĥayn’dan sonra üçüncü sırada gelmesi gerektiği ileri sürülmüştür. (TDV İslam Ansiklopesdisi, es-Sünen maddesi, Cilt:38, Syf: 147)
2-) Ebû Muhammed Fahruddîn Osmân b. Alî b. Mihcen b. Yûnus es-Sûfî el-Bâriî ez-Zeylaî (ö. 743/1343)
Hanefî fakihi.
Hayatına dair yeterli bilgi yoktur. Bazı kaynaklarda künyesi Ebû Amr diye kaydedilmektedir. Doğum yeri olan Zeyla‘, Kızıldeniz kıyısında bir liman ve özellikle Afrika’nın doğusu ile güneyinde İslâm’ın ilk yayıldığı ticaret şehirlerinden biri olup değişik yerlerden gelen hacıların yola çıkmadan önce uğradığı bir merkez ve farklı kültürlerin kaynaşma imkânı bulduğu bir kavşak noktasıdır. Bu sebeple Zeyla‘ ve civarında Şâfiî, Hanefî ve Mâlikî mezhepleri bir arada yaşamış ve gelişimlerini sürdürmüştür (Hussein Ahmed, s. 65). Bu çevrede değişik fıkıh mezheplerinin varlık sebeplerinden biri de bölge halkının başta Yemen, Hicaz ve Mısır olmak üzere İslâm dünyasının değişik yerlerine gidip öğrenim görmesidir. Hanefî mezhebinin yaygın olduğu bir muhitte yetişen Zeylaî 705 (1305) yılında gittiği Kahire’de akranları arasında ilmiyle temayüz etti. Âşûriyye’de, Devâdâriyye’de ve Karâfe’deki Türbetü’l-Mes‘ûdiyye’de ders verdi. Dönemin Hanefî kadıları onun görüşlerine ve fetvalarına önem verirdi. Hayatını Kahire’de geçirdi; öğretim ve fetva çalışmalarının yanı sıra telifle meşgul oldu. Kaynaklarda Kahire’de bulunduğu süre içerisinde fıkıh ilmini yaydığı ve insanların kendisinden çok yararlandığı ifade edilir. Öğrencileri arasında İbnü’s-Sâiğ ez-Zümürrüdî ve Abdullah b. Yûsuf ez-Zeylaî’nin adları anılır. 743 yılının Ramazan ayında (Şubat 1343) vefat eden Zeylaî, Karâfe Mezarlığı’nda ashaptan Ukbe b. Âmir’in kabrinin bulunduğu bölgede defnedildi.
Kaynaklar
* Reddu`l Muhtar – İbni Abidin
* TDV İslam Ansiklopedisi
Kurbanlık hayvanların hallerine ve Allah'a teslimiyetlerine ibretle bakalım
Bu arada Sabetayistler ve Pakraduniler hakkında bilgi almak isteyenler için, faydalı linkler;
1- Kim bu Pakraduniler ?
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/05/kim-bu-pakraduniler.html
2- Sabetayistler kimdir ?
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/05/sabetayistler-kimdir.html
3- 17 soruda Sabetaycılık
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/09/17-soruda-sabetaycilik.html
4- Sabetayizm ve Türkiye dönmeleri
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/06/sabetayizm-ve-turkiye-donmeleri.html
5- Sabetay Sevi ve Sabetayizm
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/06/sabetay-sevi-ve-sabetayizm.html
6- Sabetayistlerin bayramları
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/08/sabetayistlerin-bayramlari-mum-sondu.html
7- Sabetaycıların tarikatlara sızma ve bozma faaliyetleri
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/08/sabetaycilarin-tarikatlara-sizma-ve-bozma-faaliyeteri.html
8- Sabetayistlerin üç zümresi
http://gerceklerehosgeldiniz.blogspot.com.tr/2014/09/sabetayistlerin-uc-zumresi-yakubi-karakasi-kapani.html
Emeğinize sağlık harika...
YanıtlaSilBASLIGI OKUDUGUM ZAMAN IRONI OLUP OLMADIGINI MERAK ETMISTIM :D ... sonra cok sevindim kaleminize saglik.
YanıtlaSil