Uyku, namaz ve abdest hakkında tıbbi ve dini veriler

Uyku, namaz ve abdest hakkında tıbbi ve dini veriler

Uyku


"Uykusu çok olanın ruhu hasta, işi zordur".

Uykunun en iyisi 5 saati geçmeyendir. Yetişkin bir insan için 6 saat uyumak normaldir. Çocuklar, ağır çalışanlar, hasta ve zayıflar 7-8 saat uyuyabilirler. Akşam yemekten 2-4 saat sonra, saat 22:00-23.00'den 04.00-05:00'e kadar olan süre uyku için ideal bir zaman dilimidir. Hiç olmazsa, saat 24 00'e kadar yatılmalı ve güneş doğmadan kalkılmalıdır.

Hazreti Ömer (r a.) “Sabahın erken vaktinde uyumaktan sakınınız. Zira ağız kokusu, ruhi dengesizlik ve tabiat (mizaç) bozukluğu meydana getirir." Ayrıca "Uyku, kuşluk vaktinde uyuyana akıl noksanlığı, ikindide uyuyana ise delilik getirir." buyurmuştur.

Güneş doğmadan kalkmak ve güneş batmadan uyumamak çok önemlidir, çünkü bu saatlerde bütün organları ve sistemleri faaliyete geçiren hayati hormonlar üretilir. Uyku halinde tüm işlemler yavaşladığından hormonlar da yeterli derecede üretilemez. Böylece fazla uyku hormon dengesizliğine ve buna bağlı hastalıklara, ayrıca psişik rahatsızlıklara sebep olur.

Sağlıklı insanlar uyurken nefes sayısı ve derinliği azalır, sağlıklı bebekler gibi sessizce nefes alıp verirler. Sağlıklı olmayanlar ise uyku esnasında derin nefes alıp verirler. Saatlerce derin nefes alıp-verme ile vücudun oksijen-karbondioksit dengesi bozulur. Bu dengesizlik de bazı hastalıklarla birlikte astım hastalığına yol açar.

Yatak sert, yastık yeteri kadar yüksek, yorgan veya battaniye yumuşak ve hafif, odanın havası taze ve serin olmalıdır. En iyi uyuma şekli sağ yana yatarak baş göğse doğru eğik, dizler karna doğru çekik, kollar göğse bitişik halde uyumaktır. Bu pozisyon kalbe, kan dolaşımına, enerji dolaşımına ve hazmedilmiş yemeğin mideden bağırsağa inmesine kolaylık sağlar.

Sağ tarafa yatıldığında sağ burun deliğinden alınan nefes azalmakta, sol burun deliğinden alınan ise artmaktadır. Sol burundan nefes alma parasempatik sinir sisteminin faaliyetini artırmasına, kalp hızının yavaşlamasına, tansiyonun düşmesine ve mide-bağırsak faaliyetinin yavaşlamasına vesile olur. Dolayısıyla kalp daha az yorulur, uykuya dalma kolaylaşır, bu da uykuda daha iyi dinlenme sağlar. Ayrıca, uyku esnasında vücuda bir zarar gelecek olsa, iç organlar bu pozisyonla muhafaza edilmiş olur.

Hazmı zayıf olanlar, önce sol, sonra da sağ yana yatma ihtiyacı duyarlar. Omurga problemi yaşayanlar, kasları ve iç organları zayıf olanlar ve yaşlılar ise sırtüstü yatarlar. Hasta ve yaşlılar, çene kasları zayıf olduğu için, genellikle ağzı açık uyurlar.

Alçak yastıkla sırtüstü yatarken geniz akıntısı kesilir, yüksek yastıkla sırtüstü yatarken akıntı burun yerine, boğaza, akciğerlere ve mideye akar. Geniz akıntısı yakıcı ve zehirli olduğundan, dışarıya akamazsa, sinüslerde iltihaplanmaya ve baş ağrısına sebep olur. Boğaza akarsa, bademcikler ve ses telleri rahatsızlanır, boğaz ve yemek borusunda yanma ve yaralar meydana gelir. Mideye akarsa, mide bulantısına ve mide hastalıklarına, akciğerlere akarsa, akciğer hastalıklarına yol açar. Geniz akıntısı olanlar için en doğrusu yüksek yastıkta yan yatmaktır. Eski alimler yüzüstü yatmayı yasaklar, böyle yatmak "şeytan yatışıdır" derlerdi.

Uykuda ağız akıntısı

Yatmadan evvel bol ve karışık yemek yiyenin midesinde üretilen enzimlerden tükürük bezleri de etkilenir, tükürük çoğalarak uyku esnasında ağızdan akmaya başlar. Bağırsak kurtları da tükürük bezlerini aynı şekilde etkiler. Bağırsak kurtları için tavsiye edilen tedaviyi uygulayan, beslenme alışkanlıklarını düzelten ve az yiyen, yemekten en az 3-4 saat sonra uyuyan kimse tükürük akıntısından kurtulur.

Uykuda horlama

Yatmadan önce yemek yeme alışkanlığından, hazımsızlıktan, kabızlık ve gazdan, kalın bağırsakların bozulmasından ve genişlemesinden, küçük dilin şişmesinden ve kalbin zayıflığından kaynaklanır. Sirke içinde şap eritilerek veya sirke içinde nar kabuğu kaynatarak gargara yapılırsa küçük dilin şişliğini alıp küçültür ve horlamayı azaltır.

Bağırsak tedavisi yapanlar ve yemeği azaltanlar şiddetli horlamadan kısa zamanda kurtulabilirler, ancak hafif horlama devam eder. Arap alfabesindeki "ayn" ve "ğayn" harflerini doğru telaffuz ederek, Kuran ı Kerim'i nefes kontrolüyle okumaya çalışan kimse bu dertten de kurtulabilir. Ancak tabiata uygun olmayan, hazır yiyecekler ve sağlıksız gıdalar tüketenler, tıka basa yemek yiyenler, yemekten sonra meyve yiyenler, horlama probleminden kurtulamazlar.

Uyurken karabasan gelmesi ve kabus görülmesi

(Bu durum, musallat harici durumlarda) Beyinde kan ve su dolaşımının bozukluğuna işarettir. Karaciğer, kan ve damar temizlemelerini yapmak, saunaya gitmek, hacamat yaptırmak, sülük tutturmak bu durumdan kurtulmak için yapılabilir. 

Uykuda dişleri gıcırdatan yetişkinler sara hastalığına yakalanma riski taşır. Çocukların uykuda diş gıcırdatması ise yaş ilerledikçe geçer. (Sara hastalığının cinler tarafından yapılan müdahalelerle yaşandığı, artık tıp tarafından da kabul edilmektedir.)

Kışın güneş ışığının azlığından, yemeklerin ağırlığından uyku çoğalır. Ancak beslenme kurallarına uyan ve oruç tutanların durumu kışın da değişmez.

"Az ye, rahat uyu” (Atasözü).

Çok uyumaktan kurtulmak için yemeği azaltmak, saunaya gitmek, anason, keten tohumu, kimyon ve sinameki kullanmak gerekir.

Uyuma zorluğu çekenlere ise hamama gitmek, uykuya yatmadan önce bal şurubu, yulaf suyu içmek, veya çimlenmiş arpa yemek, kafa derisine zeytinyağı sürmek, reyhan ve kediotu koklamak ve hacamat yaptırmak iyi gelir.

Namaz ve namaz vakti 

24 saat içinde ardarda gelen, 5 tane büyük ve 50 tane küçük aktif bioritm periyodu vardır. 5 büyük periyodun her birinin başlangıcındaki ilk 15 dakika biyolojik olarak en aktif zamandır. Bu vakitte akupunktur noktaları tamamen açık durumdadır. 5 vakit namaz bu 5 büyük biyolojik periyoda denk gelmektedir. Ezandan 15 dakika sonra biyolojik aktif noktalar, yavaş yavaş kapanmaya başlar ve bu kapanma süreci 1,5-2 saat devam eder.

Allah'ın Resulu (s.a.v.) buyurmuştur:

"Namaz için vaktin evveli Allah’ın rızası, vaktin ortası Allah'ın rahmeti, vaktin sonu ise Allah'ın affıdır."  

"İnsanlar eğer namazlara erken gelmenin sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı.''

Namaz Hareketleri

Rükû, iç organları, yumurtalık, rahim, prostat, böbrek, idrar yollan ve omurganın sağlığını korur. Mide, karın, sırt ve boyun kaslarını güçlendirir.

Secde, bedenin üst bölgelerine kan akışını artırır, beyinde sıvı ve kan dolaşımını düzenler ve korur. Beyni temizler, hafızayı güçlendirir, anlayış ve düşünce kabiliyetini artırır, akciğer, kalp ve sinir sistemini arındırır.

Selam verirken omuzlara bakma hareketi, gözü kan dolaşımı bozukluklarından, göz kaslarını tembellikten, ense ve boyun kemiklerini kireçlenmeden korur.

Secdeye giderken ve secdeden kalkarken yapılan hareketle vücudun tüm eklem ve kaslarının sağlığı muhafaza altına alınır.

Abdest

Abdest sağlık açısından son derecede faydalıdır. İnsan vücudu üzerinde yaklaşık 700 biyolojik aktif nokta (BAN) vardır. Bunlardan 66 tanesi, "Agresi Noktaları" olarak adlandırılan ekstra aktif noktalardır. Agresi noktalarından 61 tanesi abdest uzuvlarında yer almaktadır. 

Abdestte azalar yıkanırken BAN faaliyete geçer, agresi noktaları denge kazanır. Bu sebepten abdestteki düzeni, sırayı bozmamaya özen göstermek gerekir.

Yüz yıkanırken mide, bağırsaklar, safra kesesi, idrar yollan, sinir sistemi ve üreme organları...

Kollar yıkanırken bağırsaklar, kalp, akciğerler, üreme organları, idrar yolları ve kan dolaşımı uyarılır.

Kulaklar, yaklaşık 100 BAN’den ibaret olan ve hemen hemen bütün organlarla bağlantılı olan bir komuta merkezidir. Kulaklar meshedilirken bütün organlar uyarılmış olur.

Ayaklar yıkanırken hormon dengesini sağlayan, büyüme ve üremeyi kontrol altında tutan hipofiz, böbrekler ve hemen hemen tüm organların faaliyetini etkileyen BAN uyarılır.

Akupunktur noktalarının uyarılması sonucunda vücutta enerji ve kan dolaşımı kolaylaşır, vücudun direnci artar, bağışıklık sistemi güçlenir. Ateş yükseldiğinde soğuk su ile abdest alınırsa, ateş 1,5-2 derece kadar düşer.

Abdest yükselen tansiyonu düşürür, baş ağrısını hafifletir, uyuklamayı, yorgunluğu ve öfkeyi giderir. Soğuk su kullanmak, abdestin ve guslün faydalarını arttırır. Ancak akciğer veya karaciğer hastası olanlar, ağır ameliyat geçirenler, yaşlılar, ishal halinde olanlar için ılık su kullanmak daha iyidir.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına abdest için ılık su tavsiye ederdi. Bu tavsiye avam için değil, yüksek manevi mertebelere ulaşan ve düşük ruh mertebelerine ait yıkıcı ve kronik hastalıklardan kurtulanlar içindir. Tıpkı soğan ve sarımsak yememe tavsiyesi gibi.

Misvak 

Misvak, Akupunktur noktaları vasıtasıyla, diş etlerine 28 sinirle bağlanan beynin, 5 duyu organı ve sinüslerin, kasların, iç organların ve ayrıca üreme organlarının işlevini dengeler. Misvak kaslardaki ağrıyı azaltır, diş eti hastalıklarını ve diş çürümesini önler, ağızdaki zararlı mikropları öldürür. Düzenli misvak kullanan insan akıl sağlığını ve hafıza kuvvetini son nefesine kadar korur. Misvağın etkisi kullanıldıktan sonra 48 saat boyunca devam eder.

Kaynak:  Dr.Aidin Salih, Gerçek Tıp, İstanbul 2008, Syf: 116-120

1 Yorumlar

Küfür, hakaret içeren yorumlar, spam sayılarak kaldırılacaktır. Üçüncü şahıs ve kurumlara karşı yapılan yorumlar, yorum yapanın sorumluluğundadır. Sadece Gerçek dergisi ve editörleri bu yorumlardan sorumlu tutulamaz.

  1. Değerli bilgiler için Allah razı olsun. Baştan sona dinimizi hayata geçirebilsek herşey çok güzel olacak ama malesef birçoğumuz bunu idrak edemiyoruz henüz.

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski