Avrupa kafası, Türk kolu

Avrupa kafası, Türk kolu

Sultan Aziz’in “mitenekkiren” yani resmi törensiz ve merasimsiz, kendi tabiriyle ahadı nas (halkdan birisi) olarak sergiyi gezdiği günlerde idi. Yanında, daha o zaman paşa olmamış Başyaver Miralay Halil Bey vardı. Paris'liler ve dünyanın dört tarafından gelmiş ziyaretçiler, Osmanlı hükümdarının rahatsız edilmemesi ve hatta sevgi tezahüratı yapılmaması için sergi memurlarının ricasını ellerinden geldiği kadar yerine getiriyorlardı amma, yine de, bütün bakışlar, heybetli Osmanlı Hükümdarının üzerinde idi.

Serginin bir tarafına, adale, yani kol kuvvetini ölçmeye mahsus bir alet koymuşlardı. Alet, üstü kırmızı çuha ile örtülü ve bir yaya bağlı bir yuvarlak ile metrik taksimata ayrılmış ve aletin arka tarafına yukarıdan aşağı konulmuş numaralı tahtadan ibaretti. Yuvarlağa yumrukla vuruluyor ve yuvarlağın numaralı tahta üzerinde alabildiği mesafenin azlığına çokluğuna göre vuranın kuvveti ölçülüyordu.

Frenkler bu ölçüye her nedense, ya çuha kırmızı, yani, fes rengi olduğu için,yahut da, artık hakimiyet ve üstünlük devrimiz kapandığı için, üzerine vurulan ve böylece netice alınan alete '' Türk kafası '' diyorlardı. Sultan Aziz bunu duydu, gördü ve üzerine vurulana Türk kafası denilmesine içerledi. Dudaklarında acı bir tebessüm dolaştı, arkasındaki başyaverine donüp manalı manalı baktı:

“- Haydi, göreyim seni Halil...” dedi. 

Halil Paşa, Padişahın arzusunu anlamıştı. Güçlü kuvvetli, pehlivan yapılı,bedeni kudreti mükemmel bir Osmanlı zabiti idi. Padişahının arzusu, kuvvetini artırmış gibiydi. Omuzundan avniye’sini (Osmanlı zabidlerinin giydiği pelerin) çıkardı, dinamometreye bir yumruk indirdi. Öyle bir yumruk ki, yuvarlak da, ölçülü tahta da paramparça oldu. 

Sonra yüksek sesle Fransızca: '' Türk’ün kafasına vurulmaz... Vurulsa da kırılmaz... Buna Tete Europeenne (Avrupalı kafası demeli) '' dedi. 

Duyanlar ve görenler başlarını eğdiler. Hadise imparatora kadar gitti. Jest de güzeldi, netice de...

Not: Olay Padişah Abdülaziz'in 1867'de gerçekleştirdiği Avrupa Seyahatinde yaşandı.Yurt dışına gezi düzenleyen ilk ve tek padişah Abdülaziz'di.


Kaynak: 
Cemal Kutay, Tarihimizde Yazılmayanlar

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar, spam sayılarak kaldırılacaktır. Üçüncü şahıs ve kurumlara karşı yapılan yorumlar, yorum yapanın sorumluluğundadır. Sadece Gerçek dergisi ve editörleri bu yorumlardan sorumlu tutulamaz.

Daha yeni Daha eski