Cinler hakkında merak edilenler - 5

Cinler hakkında merak edilenler, cinler istihbarat alanında kullanılabilir mi?

Evet Metafizik İstihbarat'a dair basit birkaç örnekten sonra gelelim cinlerin istihbaratta kullanılıp kullanılamayacağına..


Öncelikle şu bilinmeli ki, Cin, Anadolu'da anlatıldığı gibi ters ayaklı, uzun kulaklı, yarı insan - yarı gayrı insan bir mahluk değildir. Manyetik bir bedene sahiptirler. istedikleri şekle girebilirler. İnsanların beynine elektromanyetik sinyaller yollayarak onlara çeşitli fikirleri ilga edebilir, vehimleri veya hayal güçleri üzerinde tasarruf ederek var olmayan şeyleri varmış gibi gösterebilirler.

Türk insanının kafasındaki "cin" anlayışı değişmedikçe - değiştirilmedikçe, halk, metafizik çalışmalara daima şüphe ve alaycı bakacaktır. Ama hiç yoksa "cin" diye tabir edilen elektromanyetik varlığın, garip bir mahluk olmadığı anlatılmalıdır.

Cinlerin madde üzerinde ışınsal yakma güçleri vardır ve bir nesneyi göz açıp kapayıncaya kadar geçen birkaç saliselik süre içinde yüz binlerce km öteye taşıyabilme gücüne sahiptirler. Kur’an'da anlatılan "Belkıs'ın Tahtı" meselesi bu konuya uyan ve son derece ilginç bir örnektir.

"Cin" Arapça bir kelime olup, lügat manası "örtülü", "kapalı" demektir ve madde ve fizik ötesi varlıklardan biridir. 700-1000 yıl gibi uzun süreler yaşayabilirler. Bu nedenle de asırlar önce meydana gelmiş olaylardan haber getirebilirler.

Cinler, melekler ve şeytanlar gibi akıl ve duyu organlarımızla kavrayamadığımız, görünmeyen - bilinmeyen varlıklardandır.. Yeryüzünde 
yaşadıktan gibi göğe de yükselebilirler. Bizim anladığımız manada ateşsel değil ışınsal yaratıklardır. Işığın enerjiye dönüştürülmesinde sağlanacak ilerlemelerle birlikte onlarla ilgili bir sır perdesinin de kalkması beklenilmektedir.

Yeryüzündeki çalışmaları devam etmekle beraber. Hz. Muhammed'den (Sallallahu aleyhi ve sellem) sonra sonra gökyüzüne çıkıp bilgi edinme girişimleri, koruyucu melekler ve delici alevlerle engellenmiştir.

Günümüzde laboratuvar düzeyinde çalışmalan yapılmakta olan, eşyanın ışınlanmasına dair bilgiyi onlar bundan üç bin yıl önce elde etmişlerdi. Geçen bu kadar süre içinde teknolojilerinde ilerleme kaydetmedikleri düşünülemez elbette.

Cinler, şua ve enerji gibi varlık olduklarından, vücudun her tarafına nüfuz edebilme kabiliyetini haizdirler.

Cinler, bir insan vücudun en iç organlarına kadar nüfuz edebilir ve orada bir kısım hastalıklara sebep ya da o hastalıklara engel olabilirler. Ancak onların, bu özelliklerinden istifade etme niyetiyle tedavi vb. hususlarda kullanılması, -o mevzudaki metot ve kıstasları kendi 
dünyalarına ait olacağından- çok defa tehlikeli olabilir. 

Kur'an-ı Kerim'de "Andolsun biz, insanı pişmemiş çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık. Cine gelince onu da (insandan) daha önce, nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık" buyruluyor. (1) 

Bu ayet iki gerçeği haber veriyor. Birincisi, dünyada insandan önce cinler yaşıyordu. İkincisi de: cinler nüfuz eden ve gözle görülemeyen latif yapılı varlıklardır. Nitekim yine Kur'an-ı Kerim'de A'raf Suresinin 27. ayetinde şöyle buyruluyor:

"Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler."


İnsanlarla cinler arasındaki hayat ve fikir benzerliğinin yanında, bu iki tür varlık arasında zaman ve mekan buudu bakımından ciddi bir farklılığın bulunduğu da bir gerçek. Şüphesiz bu farklılıklardan biri, insanoğlunun ulaşamadığı bazı noktalarda cinlerin istihdam edilebilmeleridir. Kur'anı Kerim’in haber verdiği üzere, Hz. Süleyman döneminde bu iş. peygamber eliyle yapılıyordu. O günden bu yana da insanlar, sürekli cinlerden istifade yollarım araştırmaktadır. Günümüzde bu çalışmalar ferdi gayretleri aşarak bazı devletlerin meşguliyet alanlarından biri haline gelmiştir. Evet günümüzde bu konuda ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Görülen odur ki, geleceğin süper devletleri, birbirlerine karşı verdikleri kavga ve mücadelede, cinleri kullanacak ve böylece başarı oranlarını artırmaya çalışacaklardır.

Aslında, bu bir teshir ve istihdam meselesi olduğundan, şartlar yerine getirildiğinde cinler, her zaman insanlara yardımcı hale gelebilir ve en ağır işlerde bile istihdam edilebilirler. Kur'an-ı Kerim. Hz. Süleyman'a ait mucizeleri nazara vererek bu hususa, açık-kapalı pek çok işaretlerde bulunur ve onları en verimli en ileri seviyede kullanma yollarını öğretir.

İşte bu ayetlerden bazıları: "Onu (Süleyman) için denize dalan ve bundan başka işler yapan bazı şeytanları da emrine vermiştik. Onlar, bundan başka işler de yapıyorlardı. Hepsini gözeten bizdik"(2)

Evet Hz. Süleyman kendisine verilen bir mucize olarak cinleri istihdam ediyordu. Bu cinlerden bir kısmı ki Kur'an-ı Kerim onlara şeytan demektedir. Dalgıçlık işinde fevkalade mahirdiler. Bu dalgıç cinler. Hz. Süleyman hesabına çalışıyor ve insanların ulaşmaları çok zor derinliklere dalıp, denizlerin zenginliklerini çıkarıyorlardı. Hz. Süleyman "Ona dilediği gibi kaleler, heykeller, havuzlar kadar (geniş) leğenler, sabit kazanlar yaparlardı.” Sebe Suresi 13. ayet mealinde işaret edildiği gibi, istediği her şeyi cinlere yaptırabiliyordu.

Devletler arası haberleşme alanında cinleri kullanmak, hem daha süratli, hem daha emin bir yol olabilir. Bilhassa bir kısım gizli haberleşmelerde, telsiz, telgraf veya telefonların şifre ve kodlarının çalınma ihtimaline karşılık, cinlerin kullanılmasında böyle bir riziko söz konusu olmayacaktır. Bu yönüyle cinler, geleceğin belki de en emin habercileri olacaktır.

Ancak emleri bu şekilde istihdam ederken, insanın aklına: "Acaba sırlarımızı tevdi edip cinleri ulak olarak kullanırken, anlara tam güven duyabilir miyiz?... hem onlar şuurlu, iradeli varlıklar olduklarından bir gün canlan sıkılıp bu kadar kullanılmanın intikamını bizden almazlar mı?" sorusu akla gelebilir. Kur’an-ı Kerim bu soruya cevap mahiyetinde "Biz onları onun emrinde tutuyorduk" buyurmaktadır. Yani onlar isteseler de Hz. Süleyman'ın emrinden dışarı çıkamıyor ve ona ihanet edemiyorlardı. Adeta ister istemez ona itaat etme mecburiyetinde idiler. Demek ki onları elde tutacak, itaate kodlayacak bir şifre vardı. Bu şifre elde edildiğinde, cinler söz dinleyen birer nefer haline gelebilirler. Belki de, geleceğin insanını en çok meşgul eden husus, bu şifreyi elde etmek olacaktır.

Cinler gayet süratli varlıklar oldukları için, çok uzak mesafelere çok kısa zamanda gidip gelebilirler ve gittikleri yerlere ait bazı haberleri normal olarak getirebilirler. Yani cinler haber toplamada istihbaratta kullanılabilir. Tıpkı CIA, MOSSAD ve KGB'nin yıllardır kullandığı gibi...




Dipnotlar: 

1-) Hicr Suresi 26-27. ayet meali
2-) Enbiyâ Suresi 82. ayet meali


Kaynak: Ömer Özkaya, Zihin Kontrolü, Paradoks Kitap, İstanbul 2011,   Sf. 410-413

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar, spam sayılarak kaldırılacaktır. Üçüncü şahıs ve kurumlara karşı yapılan yorumlar, yorum yapanın sorumluluğundadır. Sadece Gerçek dergisi ve editörleri bu yorumlardan sorumlu tutulamaz.

Daha yeni Daha eski